Mustafa DUMAN

Doğu Karadeniz bölgesinde köy evleri daha düne kadar geleneksel yerel malzemelerden yapılırdı. Altta ahır ve üstte aşana ( mutfak ) ve yatak odaları bulunurdu. Alt katın duvarları taş, üst katın duvarları ise kısmen taş malzemeyle ve kısmen de bağdati denilen taş çamur ve ahşap karışımı malzemeyle yapılır sıvanır ve kireçle boyanırdı. Erzak deposu olan serar derler evin dışında yapılan ahşap yapılardı. Hayvanların yiyecekleri kuru otların konulduğu merekler de ahşap melzemeden yapılırdı. Bu yapıların damları da ahşap malzeme olan hartama ile örtülürdü. Helalar evlerin dışında yapılırdı. Günümüzde artık bu geleneksel malzemeler yerine biriket, tuğla beton, saç vs. malzeme kullanılarak yapılan evler yavaş yavaş eski evlerin yerini almaktadır. Yöre iklimine uygun olmayan yeni yapılar, insan sağlığı açısından da bazı sakıncalar doğurmaktadır. Bu kısa girişten sonra asıl konumuz olan “yöre türkülerinde ev” denememize başlayabiliriz.. 

Karadeniz yöresi türküleri özellikle doğu Karadeniz yöresi halkı tarafından yaratılan sözlü edebiyat ürünleri çoğunlukla güncel yaşamı konu alır. Günlük sevinçler üzüntüler, sevdalar bu türkülerde vardır. İnsan yaşamında önemli bir yeri olan ev de bu türkülere girmiştir. Evin çeşitli bölümleri de bu türkülerde yer alır.

Bazı türkülerde evleri yapanlarda yer alır. Trabzon – Maçka’nın Hacavera ( Yeşilyurt ) köyünde bir düğünde, evde horon eden kadınlar evi yapan Baki Usta’ya türkü atarlar:

“Vurun e kızlar vurun
Kıralım tahtalari
Sağ olsun Baki Usta
Gene yapar onlari”

Doğu Karadeniz bölgesinde yayla evleri ahşap malzemeden yapılır damları hartama ile örtülür. Bir zamanlar Trabzon yöresinde bir delikanlı sevdasına şöyle bir türkü atmıştı:

“Gel çıkalım dağlara
Dağlar olsun evimiz
Komar yapracuklari
Olsun keremitumuz”

Komar ağacı Doğu karadeniz bölgesinde, yüksek kesimlerinde yetişen meşin yapraklı bir ağaçtır. Mor çiçekleri vardır.

Maçkalı kemençeci Ferhat Özyakupoğlu 1950’li yıllarda söylediği bir destanda sevdasının annesi gelince ahıra kaçışını şöyle anlatır:

“Yaylanın çümeninde
Ben bağıra bağıra
Dedi annem geliyir
Haman endım ahıra
Ahırın küreğılan
Vura vura kirişe
Annesi da bağırır
Bak bana olan işe”

Maçkalı bir türkücü türkülerinden birine mizan da katarak şöyle der:

Gittım yarın evine
Tasla verdi yoğrdi
Dedım bu ekşi oldi
Dedi tosun doğurdi

Yaylanın çümeninde
Eküzler beğurumi
Dedim gaurun kizi
Hiç tosun doğuru mi”

Yöreden bir delikanlı da sevdasının evine gider ve kapıyı çalar ama kimse yoktur:
“Gittim yarın evine
Kapilari doğ idi
Salladım karağıni
Yarım evde yoğ idi”

Karak kapıdaki tokmağın yöredeki adıdır.

Bazı evlerde asana bölümünde ocağın yanısıra fırın da bulunur. Fırın bir türküde şöyle geçer:

“Elume çifte kürek
Kariştırdım furuni
Çok açma ağuzuni
Kırarum muncurini”

Karşısındakini tehdit eden bu türküyü türkücü bir atışmada söylemiştir.

Akçaabatlı bir türkücü 1940 lı yıllarda şöyle bir türkü söylemişti:
“Odada yeşil sandık
Oynaduk da usanduk
Herkes ahrette yanar
Biz yer yüzünde yanduk”

Maçkalı kemençeci Fehmi Alan 1940’lı yıllarda şu türküyü söylemişti:
“Gelma bu yana yarım
Tele vurursun tele
Pencereden içeri
Yarlan verduk el ele”

Doğu Karadeniz yöresi türkülerinde evden ve evin bölümlerinden sözeden daha çok türkü vardır. Biz burada Vakfukebirli Hasan Kum’un söylediği bir türküyle sözü bağlayalım:
“Evin arkasinda
Buzi kırarım buzi
Kurban olayım ona
Bir ananın bir kızi”.

Not: Son dört türkü Ankara Devlet Konservatuarının 1943 yılında yaptığı derlemelerden alınmıştır. Kaynak: Süleyman Şenel, Trabzon Bölgesi Halk Musikisine Giriş, Anadolu Sanat Yayınları, İst. 1994.

Ev & Kültür Dergisi 2.sayıdan alınmıştır

error

Enjoy this blog? Please spread the word :)