|
|
ARTVİN YUSUFELİ TARİHİ
ESERLER

Makale: Taner Artvinli
Armaşen Kalesi. Artvin’in Yusufeli ilçesinin
Esendal (eski adı: Armaşen) köyündedir. Kitâbesi bulunmayan kale,
muhtemelen ortaçağda inşa edilmiştir. Köyün yanında, yüksekçe bir
anakayanın üzerinde bulunmaktadır. Moloz taştan olan surları kısmen
ayaktadır.
Ersis Kalesi. Artvin’in Yusufeli ilçesinin
Kılıçkaya (eski adı: Ersis) beldesindedir. Kitâbesi bulunmayan yapı,
muhtemelen ortaçağda inşa edilmiştir. Köyün zirvesini teşkil eden
vadinin sonunda, meskûn mahalden uzak, etrafı çam ağaçlarıyla kaplı,
çevresindeki yaylaları ve köyleri koruma ve yol ağını kontrol
altında tutma amacıyla kurulan, giriş yönü hariç, diğer cephelerden
oldukça korunaklı anakaya üzerinde bulunmaktadır. Kulesi ve surları
günümüze sağlam olarak ulaşmıştır. İç donanımı bozulmuştur.
İşhan Manastırı. Artvin’in Yusufeli ilçesinin İşhan
köyündedir. Köyün içinde, kuzey-güney doğrultusunda uzanan düz bir
arazinin üzerinde kurulmuş olan manastır, günümüze kilise ve
kuzeybatı yanında bulunan şapelle ulaşmıştır. Ayrıca kilisenin batı
haç kolunun kuzey cephesine bitiştirilmiş ek mekânı bulunmaktadır.
Yapı, ilk kez 7. yüzyılın ortasında inşa edilmiştir. Zamanla yıkılan
ilk yapının yerine, 951 tarihli bir el yazmasına göre 9. yüzyılın
ilk yarısında, Bagratlılar’ın yönetiminde Rahip Saba’nın
önderliğinde bugünkü manastır kurulmuştur. Bunu kuzeybatı ek mekânda
bulunan ve 954/955 tarihlerine verilen Gürcüce kitâbe de
desteklemektedir. Bu kitâbeden anlaşıldığına göre manastır; 917
yılında faaliyettedir ve muhtemelen kuzeybatı ek mekân 954/955
yılında kiliseye eklenmiştir.
Güneybatıdaki şapel, portalinde bulunan kitâbesine göre 1006 yılında
Aziz Meryem Ana adına Kral I. Gurgen (975-1008) tarafından
yaptırılmıştır.
Kilisenin güney portali, üzerinde bulunan kitâbeye göre 1014-1027
yılları arasında eklenmiştir. Güney cephesinde yer alan 1032 tarihli
bir başka kitâbeye göre de kilisenin çeşitli yerleri onarım
geçirmiş, manastır 11. yüzyılın başından itibaren Piskoposluk
makamına yükseltilmiştir.
17. yüzyıla kadar işlevini sürdürdüğü kabul edilen manastır,
Osmanlı-Rus Savaşından önce bir süre kışla olarak kullanılmıştır.
19. yüzyılın sonlarında batı haç kolu camiye dönüştürülerek, 1983
yılına kadar ibadet yeri olarak değerlendirilmiştir. Günümüzde
kilise ve yanındaki Meryem Ana Şapeli herhangi bir amaç için
kullanılmamaktadır. 20. yüzyılın başında, apsis eksedrasının onarım
geçirdiği anlaşılmaktadır.
Manastırdan günümüze 4 adet Gürcüce kitâbe ulaşmıştır. Bunlardan üç
tanesi kilisenin farklı yerlerinde, bir tanesi ise Meryem Ana
Şapeli’nin portalinde bulunmaktadır.
Manastırın asıl yapısı olan kilise haçvari planlı olup, 34.95 x
20.75 m. ölçülere sahiptir. Düzgün kesme taşla inşa edilmiştir.
Naos’un üzerini örten yüksek kasnaklı kubbesi oldukça kalın tutulmuş
payeler üzerine oturtulmuş olup, dıştan konik külahı dikkat
çekmektedir. Apsis düzenlemesi de diğer kiliselere göre farklıdır.
Yer yer bozulmuş olsa da iç duvarlarının tümü freskli süslemelerle
hareketlendirildiği anlaşılmaktadır. Özellikle kubbenin iç yüzeyine
işlenen “haçın göğe yükseltilişi sahnesi” hala canlılığını muhafaza
etmektedir. Dış cephelerindeki kabartmalı süslemelerinden en dikkat
çekici olan, güney cephesinin pencere pervazını oluşturan
“ejder-arslan mücadelesi”dir. Yapılara ilişkin şu yöresel tesbit
“İşhan’ın nakışı, Parhal’ın bakışı ve Öşvank’ın oturuşu” kilisenin
önemini dillendirmeye yetmektedir. Doğu hariç diğer üç yönde birer
kapısı bulunmaktadır.
Meryem Ana Şapeli: Kilisenin hemen yanında
(güneybatı) bulunmaktadır. Doğu-Batı doğrultusunda dikdörtgen planlı
olan yapı, 10.30 x 5.70 m. ölçülerinde olup, tek nefden
oluşmaktadır. Düzgün kesme taştan inşa edilen yapı, semerdam çatı
ile örtülmüştür. Kapı girişinde ve pencerelerinde plastik
süslemeleri bulunmaktadır.
Parhal (Altıparmak) Manastırı. Artvin’in Yusufeli
ilçesinin Altıparmak (eski adı: Parhal) köyündedir. Manastırdan
günümüze sadece kilisesi ulaşmış olup, yapı köyün içinde
bulunmaktadır. Yapının ilk planı E. Takaşhvili ve ekibi tarafından
1917 yılında çizilmiştir. Takaşhvili’nin planından, yapının
orijinalinde güney cephe kapısının dışa hayli taşıntı yapan
sundurması ile batı cephesine sonradan eklenen narteksin varlığı
anlaşılmaktadır.
973 tarihinde yazıldığı bilinen “Parhal İncili”ne göre manastır
Vaftizci Yahya adına, Bagratlı Krallarından II. Bagrat (958-994)
döneminde inşa edilmiştir. Büyük Aleksandır zamanında (1412-1442)
kilisenin güney cephesine kapı sundurması eklenmiştir. Yine
kilisenin güney cephesinin üst arkadlarında bulunan kitâbelere göre
15. yüzyılda yapı tamirat geçirmiştir. Ayrıca, Atabek IV. Kvarkvare
zamanında, muhtemelen 1518 yıllarında kilisenin batısına narteks
eklendiği gibi, kilise de restore edilmiştir. Yörenin İslâmlaşması
ile birlikte, kilise camiye çevrilmiştir ve halen mahalle camisi
olarak kullanılmaktadır.
Kilise üç nefli bazilikal planlı olup, dıştan 28.55 x l8.65 m.
ölçülere sahiptir. Plan açısından adeta aynı ustanın elinden
çıkmışçasına Tekkale kilisesine benzerlik göstermektedir. Ayrıca,
ondan daha iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. Semerdam çatı örtüsü
yapı için özel olarak hazırlanan taş plakalardan elde edilmiştir.
İçteki freskli süslemeler kısmen badana ile kapatılmıştır. Dış
cephelerinde, Tekkale kilisesinden daha zengin plastik figürlü
süslemelere sahiptir. Güney cephesinin üstteki yalancı kemerler
arasında kırmızı doğal boyayla yazılan Gürcüce yazıtı dikkat
çekmektedir. Dörtkilise’de olduğu gibi pencereler yapının
büyüklüğüne göre küçük tutulmuştur.
Manastırdan günümüze sekiz kitâbe ulaşmıştır. Bunlardan birincisi
kilisenin batı cephesindeki kapının güneyinde bulunan dikdörtgen
pencerenin alınlığında; Bitkisel ve haç motifinden oluşan süslemeli
taşın yüzeyine kabartma biçiminde işlenmiş, tek satırlık Gürcüce
yazıttır. Diğerleri ise kilisenin güney cephesinin üst katında,
buradaki duvar arkadlarının doğudan yedi tanesinin içine kırmızı
renkli doğal boya ile Gürcüce yazılmıştır. Bunların dışında batı
cephesindeki portalin kuzeyinde bulunan pencere kemeri üzerinde
kazıma tekniği ile işlenmiş önemsiz bir yazıt daha bulunmaktadır.
Nihah Kalesi. Artvin’in Yusufeli ilçesinin Yokuşlu
(eski adı: Nihah) köyündedir. Kale, meskûn mahalden uzak, dere
yatağının yanında, meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Zirve
yerinde kare planlı kulesi dikkat çekmektedir. Kapısı ve surları
kısmen ayaktadır. Surları vasıfsız taşla inşa edilmiştir ve yer yer
mazgal pencere yerleştirilmiştir. Kitâbesi bulunmayan yapı,
muhtemelen Ortaçağda inşa edilmiştir.
Oşnak Kalesi. Artvin’in Yusufeli ilçesinin
Köprügören (eski adı: Oşnak) köyündedir. Köyün yakınında bulunan
yapı, vadilerin kesiştiği yerde, yüksekçe bir tepe üzerindeki
anakaya üzerine kurulmuştur. Dikdörtgen planlı tek kuleden
oluşmaktadır. Köşeleri düzgün taş, cepheleri moloz taş örgülüdür.
Üst kısmı yıkılmıştır. Kitâbesi bulunmayan yapı, muhtemelen
Ortaçağda inşa edilmiştir.
Öğdem Kalesi. Artvin’in Yusufeli ilçesinin Öğdem
köyündedir. Kitâbesi bulunmayan kale, muhtemelen ortaçağda inşa
edilmiştir. Köyün yakınında, yüksekçe bir anakayanın üzerinde
bulunmaktadır. Kuleye sahip olmayan kalenin surları yıkılmıştır.
Peterek (Çevreli) Kalesi. Artvin’in Yusufeli
ilçesinin Çevreli (eski adı: Peterek) köyündedir. Kale, Çevreli
köyünün arkasında, vadiye hakim tepe üzerindeki anakayaya
yerleştirilmiştir. Kitâbesi bulunmayan yapı, muhtemelen Ortaçağda
Bagratlılarca inşa edilmiştir. Batı yönünde silindirik planlı
yüksekçe bir kulesi bulunmaktadır. İçte suyu depolamak amacıyla
yapılan sarnıcı yer almaktadır. Düzgün olmayan taşla inşa edilen
surları kısmen ayaktadır ve burçlarla takviye edilmiştir. Yörenin
önemli kalelerindendir.
Savangin Mağarası. Artvin’in Yusufeli ilçesindeki
bu prehistorik mağaraya Kılıçkaya beldesinden Bakırtepe-Avcılar
köylerine bağlantı sağlayan köy yolunun 28. km.’sinde araçtan inerek
yaklaşık 3 km. kuzey yönünde alçalan vadi boyunca yayan gidilerek
ulaşılmaktadır. Mağara meskûn mahalden uzak, Alanbaşı köyünün
Aslanlı mahallesine ait bir mezrada bulunmaktadır. İlk kez 1995
yılında Yrd. Doç. Dr. Osman Aytekin tarafından tesbit edilen mağara;
doğu yönünde arazi seviyesinde olmak üzere iki kademeli kaya
kütlesinin batıya bakan yüzünde ve yanından geçen dere yatağından
yaklaşık 25 m. yükseklikte bulunmaktadır. Batıya bakan mağara
açıklığına güney yönünden geçilmekte olup, açıklık 10.60 m.,
yükseklik ise 6 m.dir. Kuzey yönünde yükselerek derinleşen ve
genişleyen mağara, düzgün olmayan dikdörtgen plan göstermektedir.
Dip kısmında çökme sonucu oluşan moloz yığınlarının yanı sıra, iç
yüzeyi tamamen is tabakası ile kaplıdır. Mağaranın asıl önemi,
girişin hemen üstünde 35 x 50 cm. ebatlarındaki figürlü yazıtıdır.
Runik yazısı olarak tahmin edilen bu yazıt, çeşitli hayvan ve insan
figürlerinden oluşmaktadır. Yazıt netleştirilebilirse yöredeki ilk
Türk yerleşmesine tanıklık edecektir.
Tekkale Dağ Manastırı. Artvin’in Yusufeli ilçesinin
Tekkale (eski adı: Dörtkilise) köyündedir. Tekkale Manastırı’ndan
kuzeybatı yönünde yükselen vadinin doruğunda, etrafını ladin ve
göknar ağaçlarının kapladığı ıssız bir mahalde bulunmakta olup,
yaklaşık 1.5 saat yayan yürünerek ulaşılmaktadır. Kuzey ve
batısındaki ek yapılarla kiliseden meydana gelmiştir. Söz konusu
küçük boyutlu ek yapılar yıkılmış olmasına rağmen, kilise halen
ayaktadır. İnziva amaçlı olabileceğini düşünülen Tekkale Dağ
Manastırının 10. yüzyılda Bagratlılar’ca yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hangi tarihe kadar kullanıldığı bilinmemektedir. Günümüzde meskun
mahalden hayli uzakta ve ıssız bir mahalde bulunduğundan yörenin
İslâmlaşmasının ardından herhangi bir amaç için kullanılmamıştır.
Bodrum üzerine yükselen yapı tek nefli ve dikdörtgen planlı olup,
dıştan 11 x 6.50 m. ölçülere sahiptir. Üst kısmının kuzeyden bir
kapısı bulunmaktadır. Yapının önemli kısımlarında düzgün, diğer
yerlerinde ise kaba yonu taşları kullanılmıştır. İçten beşik tonoz,
dıştan kırma çatıya sahiptir.
Kuzey cephesinde, cephe taşının yüzeyine kazıma tekniğinde işlenmiş
Gürcüce bir kitâbesi bulunmaktadır. Tercüme edilebilecek durumda
değildir.
Tekkale Kalesi. Artvin’in Yusufeli ilçesinin Tekkale (eski adı:
Dörtkilise) köyündedir. Kitâbesi bulunmayan kale, muhtemelen
ortaçağda Bagratlılarca inşa edilmiştir. Yapı, köye çıkmadan, yolun
kenarında bulunan yüksekçe bir anakayanın üzerinde bulunmaktadır.
Doğu ucunda küçük bir şapeli yer almakta olup, düzgün kesme
taştandır. Batı yönündeki kulesi kısmen ayaktadır. Sur duvarları
yıkılmıştır.
Tekkale Manastırı. Artvin’in Yusufeli ilçesinin
Tekkale (eski adı: Dörtkilise) köyündedir. Köyün mezrasında, meskûn
mahalden uzak, vadinin içinde bulunan manastır, kompleks bir yapı
olup, kilise, trapeza ve seminer odası ile bu yapı topluluğunun
güneydoğusunda ayrı olarak inşa edilen şapelden oluşmaktadır.
1031 tarihli Gürcü el yazmasına göre manastır ileri gelen din
adamlarından Matiminsky, İvory, İoannes ve Euthemios tarafından,
muhtemelen 9. yüzyılın sonunda, Bagratlılar döneminde kurulmuştur.
Manastırı oluşturan yapıların aynı dönemde mi yoksa farklı
dönemlerde mi tasarlandığı ve hangi yüzyıla kadar işlevini
sürdürdüğü tam olarak bilinmemektedir. Günümüzde herhangi bir amaç
için kullanılmayan manastır kendi kaderiyle başbaşa terkedilmiş
durumdadır.
Manastırdan günümüze iki kitâbe ulaşmıştır. Bunlardan en önemlisi
kilisenin batı cephesinde olup, galerinin üst katına giriş sağlayan
kapı kemerinin sağ köşesinde, kazıma tekniği ile oluşturulan üç
satırlık Gürcüce kitâbedir. Diğeri ise yine kilisenin güney
cephesinde, cephenin doğu köşesinde tabana yakın kısımda, cephe
taşına kazıma tekniği ile işlenmiş altı satırdan oluşan Gürcüce
kitâbedir. Söz konusu kitâbe günümüzde okunamayacak duruma
gelmiştir. Bunların yanı sıra kilisenin batısında bulunan Trapeza
yapısının içinde, doğu ve batı duvarında, üzerinde haç motifi ve “David”
yazısının okunduğu belirtilen üç ayrı yazıttan da söz edilmektedir.
Araştırmalarımızda bu kitâbelere tesadüf edilmemiştir.
Manastırın odak noktasını teşkil eden kilise üç nefli bazilikal
planlı olup, 28.40 x 18.65 m. ölçülerindedir. Düzgün kesme taşla
inşa edilmiştir. Kırma çatılı ve marsilya kiremiti ile kaplı olduğu
anlaşılmaktadır. İşhan kilisesinden farklı olarak apsisin her iki
yanındaki pastoforion odaları burada iki katlı olarak
düzenlenmiştir. Neflerin üzeri içten beşik tonoz örtüye sahiptir ve
8 adet haçvari payeye oturtulmuştur. Geniş tutulan orta nefin batı
kısmı iki kattan oluşan galeri şeklinde düzenlenmiştir. Kapı sistemi
İşhan kilisesinde olduğu gibi, üç girişi bulunmaktadır. İçteki
freskli süslemelerin ekseriyeti bozulmuştur. Ancak apsis yüzeyindeki
pencere açıklığının kemerine madalyon şeklinde işlenen ve elinde
kilise maketini tutan figürün Azize Nino’nun olabileceği tahmin
edilmektedir. Dış cephelerinde az da olsa plastik süslemelere yer
verilmiştir.
Trapeza (Yemekhane): Kilisenin batısında yer alan narteksin
batısında olmak üzere doğu-batı doğrultusunda uzanan ve kuzey
cephesi yanındaki seminer odası holu ile sınırlanan, 7.70 m.
uzunluğunda ve tek nefden oluşmaktadır. Malzemesi kiliseye göre daha
kalitesizdir. Beşik tonozlu örtüye sahip olduğu anlaşılmakta ancak
çatısı tümüyle yıkılmıştır. Süsleme açısından önemli bir özelliği
yoktur.
Seminer Odası: Kilisenin kuzeybatı bölümünde yer alan yapı,
doğu-batı doğrultusunda iki nefden oluşmakta olup, dıştan 23.50 x
14.60 m. ölçülere sahiptir. Asıl giriş yeri doğudan olmak üzere üç
kapısı bulunmaktadır. Ortadaki dört adet serbest payeye oturtulan
beşik tonozlar yıkılmıştır. Beden duvarları vasıfsız taşla
örülmüştür. Süsleme açısından herhangi bir özelliği bulunmamaktadır.
Şapel (Küçük Kilise): Kilisenin çok yakınında
bulunan şapel, dıştan 10.50 x 6.15 m. ölçülerinde olup, doğu-batı
doğrultusunda dikdörtgen planlı, bodrumu ile birlikte iki kattan ve
tek nefden oluşmaktadır. Yapı, taş ve tuğladan meydana gelen almaşık
örgüye sahiptir. Tonoz örtüsü ve çatısı yok olmuştur. Asıl kısma
batıdan girilmektedir.
|
|
| |